Tom ve Mary tedarik dolabında seks yaptı.
- Tom and Mary had sex in the supply closet.
Bu su kulesi üç günlük tedariki tutar.
- That water tower holds a three-day supply.
Son zamanlarda bu ürün için talep arzdan daha hızlı artmıştır.
- Recently the demand for this product has increased faster than the supply.
Fiyatlar arz ve talebe bağlıdır.
- Prices depend on supply and demand.
İnternet'te hiçbir siteye gerçek adımı vermem.
- I don't supply my real name to any site on the Internet.
Hiçbir İnternet sitesine gerçek adımı vermem.
- I don't supply my real name to any Internet site.
Cows supply us with many things we need.
- Kühe versorgen uns mit vielen Dingen, die wir brauchen.
The store can supply us with anything we need.
- Der Laden kann uns mit allem versorgen, was wir brauchen.