Polis arabanın plakasını doğruladı.
- The police verified the car's license plate.
Kayıp olan çocuğun kimliği giydiği elbiselerle doğrulandı.
- The identity of the boy who had been missing was verified by the clothes he was wearing.
Tom bunu doğrulamak zorunda kalacak.
- Tom is going to have to verify this.
Bunu doğrulamak için bir yolun yok.
- You have no way to verify it.
Bunu doğrulamak için hiçbir yöntemimiz yok.
- We have no way to verify this.
Bunu doğrulamak zorunda kalacağız.
- We're going to have to verify this.
Bilgisayarınızın prize takılı olduğunu doğrular mısınız?
- Could you verify that your computer is plugged in?
Bize söylediğin her şey doğrulamam gerekiyor.
- I need to verify everything you've told us.
... once verified, can check the signatures on the programs that run on it. And so on and ...