Kriz zamanı geçmişi idealize etmenin manası yok.
- Es ist zwecklos, in Zeiten einer Krise die Vergangenheit zu idealisieren.
Herkesi geleceğe götüremezsin, bazıları geçmişte kalmalı.
- Du kannst nicht jeden mit in die Zukunft nehmen, manche müssen in der Vergangenheit bleiben.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Test sürüşünü geçtikten sonra bir araba aldı.
- After she had passed her driving test, she bought a car.
Ne kadar zaman geçtiğini söyleyemem.
- I cannot say how much time passed.
Gemi Panama Kanalından geçti.
- The ship passed through the Panama Canal.
Dört evin önünden geçtim.
- I passed by four houses.
Kendimden geçmiş olmalıyım.
- I must have passed out.
Kendimden geçmiş olmalıyım.
- I must've passed out.
Onun ölümünden beri on yıl geçti.
- Ten years have gone by since his death.
Babam öldüğünden bu yana 10 yıl geçti.
- Ten years have gone by since my father died.
Tren geçerken Tom sürücünün bir anlık bakışını yakaladı.
- Tom caught a glimpse of the driver as the train raced past.
Üçü çeyrek geçe gelecek.
- She'll come at quarter past three.
Babası geçen hafta öldü.
- Her father passed away last week.
Tom geçen pazartesi girdiği sınavı geçti.
- Tom passed the test he took last Monday.
İnsanlar günümüzde popüler kültüre eskisinden daha çok önem vermekte.
- People attach more importance to popular culture today than in the past.
Bu, son üç yıldır yaşadığımız eski soruna benzerdir.
- This is the same old problem we've had the past three years.