I've done everything possible to discourage people from doing that.
- İnsanları onu yapmaktan vazgeçirmek için mümkün olan her şeyi yaptım.
She tried to dissuade him from participating in the project.
- O onu projeye katılmaktan vazgeçirmeye çalıştı.
I tried to dissuade him from participating in the project.
- Onu projeye katılmaktan vazgeçirmeye çalıştım.