Today's paper reports that the premier has given up the idea of visiting America.
- Bügünkü gazete Başbakanın Amerikayı ziyaret etme fikrinden vazgeçtiğini bildiriyor.
I've given up eating meat.
- Et yemekten vazgeçtim.
I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
- Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
I gave up smoking a year ago.
- Ben bir yıl önce sigara içmekten vazgeçtim.
It seems unlikely that any society could completely dispense with myths.
- Herhangi bir toplumun efsanelerinden tamamen vazgeçebilmesi olası görünmüyor.
I cannot dispense with this dictionary.
- Bu sözlükten vazgeçemem.
The king was forced to abdicate.
- Kral tahttan vazgeçmeye zorlandı.
He renounced the ownership of the land.
- Arazinin mülkiyetinden vazgeçti.
He renounced smoking and drinking.
- O, sigara ve içki içmekten vazgeçti.
He is too proud to give up.
- O vazgeçemeyecek kadar çok gururludur.
I won't give up, no matter what you say.
- Ne söylersen söyle vazgeçmeyeceğim.
Tom had to forgo his morning swim, on account of it being too cold.
- Tom çok soğuk olduğu için sabah yüzmesinden vazgeçmek zorunda kaldı.