Our employees are our most valuable assets.
- Çalışanlarımız bizim en değerli varlıklarımızdır.
Layla's assets were frozen.
- Leyla'nın mal varlıkları donduruldu.
Supernatural beings exist.
- Doğaüstü varlıklar var.
He thinks that they are not sentient beings.
- O onların duyarlı varlıklar olmadıklarını düşünüyor.
He looks wealthy, but actually he's not.
- O varlıklı görünüyor fakat aslında değil.
Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erken yatıp ve erken kalkmak, bir adamı sağlıklı, varlıklı ve bilge yapar.
You're a valuable asset to me.
- Sen benim için değerli bir varlıksın.
This financial audit also includes an evaluation of the company's assets.
- Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.
Why are women such bothersome creatures?
- Kadınlar niçin böyle can sıkıcı varlıklardır.
Most creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizdeki varlıkların çoğu kirlilikten etkilendi.
She lives on another plane of existence.
- O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.
Senin varlığın benim yaşama sevincim - Your presence in my life is a source of joy.
He wrote the article Exobiological Presence in Alpha Centauri.
- O Alfa Centauri'deki egzobiyolojik varlık makalesini yazdı.
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.
Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
- Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
Let's respect the animals, because they are sentient beings.
- Hayvanlara saygı gösterelim çünkü onlar duyarlı varlıklardır.
Human as a biological being belongs to the animal world.
- Biyolojik bir varlık olarak insan hayvan dünyasına aittir.
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.