Tom can meet you at the airport if you let him know your arrival time.
- Onu varış saatinizi bildirirseniz, Tom sizi havaalanında karşılayabilir.
He left soon after our arrival.
- Bizim varışımızdan kısa bir süre sonra ayrıldı.
They reached their destination.
- Varış yerlerine ulaştılar.
What's the destination of this ship?
- Bu geminin varış yeri neresidir?
What's the destination of this ship?
- Bu geminin varış yeri neresidir?
How far is it to our destination?
- Bu bizim varış yerimize ne kadar uzak?
Is there a room available for tonight?
- Bu gece için mevcut bir oda var mı?
Is there any help available?
- İşe yarar bir yardım var mı?
There are few sites in the Tatar language on the Internet.
- İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.
There is a church at the back of my house.
- Evimin arkasında bir kilise var.
Tom lost all his belongings.
- Tom tüm varlıklarını kaybetti.
Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
- Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
- Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.
Do you believe that God exists?
- Allah'ın var olduğuna inanıyor musun?
Compulsory military service exists in Turkey.
- Türkiye'de zorunlu askerlik vardır.
Thinking about the universe always gives me an existential crisis.
- Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.
Tom is having an existential crisis.
- Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.
There are 340 species of hummingbirds.
- Sinekkuşlarının 340 türü vardır.
There are 40 pupils in this class.
- Bu sınıfta kırk öğrenci var.
There is an apple on the table.
- Masanın üzerinde bir elma var.
There is a book on the table.
- Masanın üzerinde bir kitap var.
How did you get inside? Do you have a key?
- İçeri nasıl girdin? Anahtarın var mı?
Get in touch with me as soon as you arrive here.
- Buraya varır varmaz benimle temasa geç.
I have a right to be in there.
- Orada olmaya hakkım var.
I think that there is a man in there.
- Sanırım orada bir adam var.
Excuse me, is there a toilet nearby?
- Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
Is there anything to drink in the refrigerator?
- Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
Yarın biz yağış ihtimali olan değişken bir hava bekliyoruz.
- Tomorrow we expect variable weather with a likely chance of precipitation.
Fiyatlar değişken, o yüzden dükkân dükkân dolaşın.
- The prices are variable, so shop around.