Gitmen için seni zorlamak istemiyorum.
- I don't want to force you to go.
Linda Dan'ı onunla evlenmeye zorlamak için asılsız gebelik iddialarında bulundu.
- Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.
Hoover, Amerikan kuvvetlerini Nikaragua'dan geri çekti.
- Hoover withdrew American forces from Nicaragua.
Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı.
- Tom is a retired air force major.
Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü.
- Japanese forces marched into Burma.
Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı.
- In the first few hours of the battle, Union forces were winning.
Onlar geri yürürlükte olacak.
- They will be back in force.
Bu kanun hâlâ yürürlükte mi?
- Is that law still in force?
Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı.
- She forced him to eat his vegetables.
Adımı imzalamam için bana baskı yapıldı.
- I was forced to sign my name.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
- Persuasion is often more effectual than force.