The boy is full of promise.
- Çocuk parlak bir gelecek vâât ediyor.
I've promised to give them one hundred hrivnas annually.
- Onlara yılda yüz hrivna vermeyi vaat ettim.
Tom has pledged to do that.
- Tom onu yapmayı vaat etti.
Hell is paved with promises.
- Cehennem vaatlerle döşelidir.
I've promised to give them one hundred hrivnas annually.
- Onlara yılda yüz hrivna vermeyi vaat ettim.