uzun süre

listen to the pronunciation of uzun süre
Türkisch - Englisch
a long time

They have lived here for a long time. - Onlar uzun süredir burada yaşıyor.

Tom has lived in Boston for a long time. - Tom uzun süredir Boston'da yaşamaktadır.

long period of time
heaps of time
ages

Tom hasn't played mahjong in ages. - Tom uzun süre çin dominosu oynamadı.

Tom hasn't seen Mary in ages. - Tom uzun süre Mary'yi görmedi.

long time

NB: This was drawn a long time ago so the quality is low. - NB:Çok uzun süre önce çizildi bu yüzden kalite kötüdür.

They have lived here for a long time. - Onlar uzun süredir burada yaşıyor.

long term

I suppose it's different when you think about it over the long term. - Sanırım onun hakkında uzun süre düşündüğünde o farklıdır.

donkey's years

I haven't seen you in donkey's years! - Uzun süredir seni görmedim!

long

They have lived here for a long time. - Onlar uzun süredir burada yaşıyor.

I saw that film long ago. - Uzun süre önce o filmi izledim.

aeon

I've been looking for a nice satin scarf like that for aeons. - Uzun süredir böyle güzel bir saten fular arıyorum.

uzun süre beklemek
have a long wait
uzun süre iktidarda kalmak
have one's inning
uzun süre iktidarda kalmak
have one's innings
uzun süre reddedilen
(Hukuk) long-contested
uzun süre önce
long ago

Tom should've done that long ago. - Tom bunu uzun süre önce yapmalıydı.

I saw that film long ago. - Uzun süre önce o filmi izledim.

uzun bir süre
(deyim) a month of sundays
uzun bir süre
quite a while
çok uzun süre
aeon
Türkisch - Türkisch
uzun boylu
uzun süre
Favoriten