uzmanlaşmış

listen to the pronunciation of uzmanlaşmış
Türkisch - Englisch
specialized

That psychiatrist specialized in eating disorders. - O psikiyatrist yeme bozuklukları konusunda uzmanlaşmış.

Fadil specialized in pediatric forensic work. - Fadıl pediatrik adli tıp alanında uzmanlaşmıştır.

Simple past tense and past participle of specialize
Highly skilled in a specific field
Traits which are useful for less functions or in less environments, relative to a generalized trait
In evolutionary terms, traits that are narrow adaptations to a specific function, behavior, or way of life (see generalized)
{s} made for a specific purpose; characterized by expertise in a specific subject (also specialised)
developed or designed for a special activity or function; "a specialized tool
Baccalaureate or postbaccalaureate institution emphasizing one area (plus closely related specialties), such as business or engineering The programmatic emphasis is measured by the percentage of degrees granted in the program area
marked by or characteristic of specialization in a mechanical or scientific subject; "his specialized qualifications for the job"; "all kinds of specialized technical books"
know a lot about one special thing (e g This doctor specialized in delivering babies )
Past tense of to specialize
spe·cial·ized in BRIT, also use specialised Someone or something that is specialized is trained or developed for a particular purpose or area of knowledge. Cocaine addicts get specialized support from knowledgeable staff. a specialized knowledge of American History. trained, designed, or developed for a particular purpose, type of work, place etc
Highly skilled in a narrow field
Something which does only one job
developed or designed for a special activity or function; "a specialized tool"
Species that are adapted to a narrow range of environmental niches Compare with generalized
uzman
expert

She is an expert typist. - O bir uzman daktilocu.

He refused to ask for advice from experts. - Uzmanlardan tavsiye istemeyi reddetti.

uzman
specialist

Tom wanted to become a search-and-rescue specialist. - Tom bir arama- kurtarma uzmanı olmak istiyordu.

We regard Dr. Brown as the best heart specialist in the United States. - Biz Dr. Brown'ı Amerika Birleşik Devletleri'nde en iyi kalp uzmanı olarak görüyoruz.

uzmanlaşmış uluslar arası örgütler
(Hukuk) specialized international organizations
uzman
{i} authority

Tom is an authority in his field. - Tom, alanında bir uzmandır.

He's an authority in his field. - O, alanında bir uzmandır.

uzman
expert, specialist, connoisseur, consultant, dab, pundit
uzman
professional

Is it a good idea to hire former hackers to work as security professionals? - Eski bilgisayar korsanlarını güvenlik uzmanı olarak çalıştırmak için kiralamak iyi bir fikir mi?

You need a professional to translate this. - Bunu çevirmek için bir uzmana ihtiyacın var.

uzman
{i} adept
uzman
{i} don

Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right? - Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?

Don't worry so much! For quite an esteemed expert such as myself, it's peasy lemon squeezy! - Bu kadar endişelenme! Benim gibi çok saygın bir uzman için bu iş çocuk oyuncağı!

uzman
{i} dabster
uzman
{i} oracle
uzman
consultant
uzman
well-versed
uzman
(Askeri) qualified
uzman
witness
uzman
judge

He is a good judge of horses. - O, atlarla ilgili iyi bir uzmandır.

The judges haven't yet picked the best book. - Uzmanlar henüz en iyi kitabı seçmediler.

uzman
operator
uzman
dab
uzman
connoisseur
uzman
student
Uzman
perite
Uzman
maven
uzman
regular
uzman
(astsubay) technician
uzman
fiend
uzman
proficient

Which foreign language are you most proficient in? - En çok hangi yabancı dilde uzmanlaşmış bulunuyorsunuz?

We are looking for someone who is proficient in French. - Fransızca'da uzman birisini arıyoruz.

uzman
(Hukuk) pundit
Türkisch - Türkisch

Definition von uzmanlaşmış im Türkisch Türkisch wörterbuch

Uzman
spesiyalist
Uzman
mütehassıs
uzman
Belli bir işte, belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan kimse, mütehassıs, kompetan
uzman
Belli bir işte, belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan kimse, mütehassıs, kompetan: "Biz de, işte para kazanmanın, iyi yaşamanın uzmanıyız dostum."- H. Taner
uzman
Belli bir işte bilgi, görüş ve becerisi çok olan kimse
uzmanlaşmış
Favoriten