uzlaşmadan

listen to the pronunciation of uzlaşmadan
Türkisch - Englisch
uncompromising
uncompromisingly
uzlaş
reconcile

Sami and Layla decided to reconcile. - Sami ve Leyla uzlaşmaya karar verdiler.

Dan and Linda reconciled. - Dan ve Linda yeniden uzlaştı.

uzlaş
make a compromise
uzlaş
{f} reconciling

Sami had no intention of reconciling with Layla. - Sami'nin Leyla ile uzlaşmak gibi bir niyeti yoktu.

uzlaş
compromise by
uzlaş
made a compromise
uzlaşmadan
Favoriten