That baby will have slept five hours by noon.
- O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.
If you’ve only slept for three hours, you certainly won’t do well in the exam.
- Sadece üç saat uyuduysan, kesinlikle sınavda iyi yapmayacaksın.
It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
My mother has a kip every afternoon.
- Annem her öğleden sonra uyur.
I want to have a kip.
- Ben uyumak istiyorum.
Once upon a time, there was a man and his wife. They had no house. They were living in the fields and sleeping at the foot of a tree.
- Vaktiyle bir adam ve karısı vardı. İçinde oturacak evleri yoktu. Tarlalarda yaşıyorlardı ve bir ağacın dibinde uyuyorlardı.
He's sleeping like a baby.
- Bir bebek gibi uyuyor.
Tom couldn't get to sleep last night.
- Tom dün gece uyuyamadı.
Poor Tom's been trying to get to sleep for three hours now.
- Zavallı Tom şu an üç saattir uyumaya çalışıyor.