Mary's dog is very docile.
- Mary'nin köpeği çok uysaldır.
The cows looked big and docile.
- İnekler kocaman ve uysal görünüyordu.
He is by nature quite an easy-going man.
- Doğuştan oldukça uysal bir adam.
You are difficult and easy, pleasant and bitter at the same time; I can't live with or without you.
- Aynı anda hem geçimsiz hem de uysal, hem hoş hem de katısın. Ne seninle, ne de sensiz yaşayabilirim.
Tom is very obedient, isn't he?
- Tom çok uysal, değil mi?
Tom seems as easy-going as his father.
- Tom babası kadar uysal görünüyor.
He is by nature quite an easy-going man.
- Doğuştan oldukça uysal bir adam.
The bear is quite tame and doesn't bite.
- Ayı tamamen uysal ve ısırmaz.
Gods created women to tame men.
- Tanrılar kadınları erkekleri uysallaştırmaları için yarattı.