uygulayarak

listen to the pronunciation of uygulayarak
Türkisch - Englisch
implementing
{i} execution, carrying out, performing; putting into effect; act of equipping with tools
present participle of implement
uygula
{f} implement

The merger was implemented on a 50-50 ratio. - Birleşme %50-%50 oranla uygulandı.

The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular. - Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.

uygula
(Bilgisayar) apply onto
uygula
{f} practice

When it comes to science, practice is more important than theory. - Bilime gelince, uygulama teoriden daha önemlidir.

Communism is the system practiced in the Soviet Union. - Komünizm, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde uygulanmış sistemdir.

uygula
apply

The final value theorem does not apply if the system is not stable. - Eğer sistem istikrarlı değilse, son değer teoremi uygulanmaz.

Can we apply this rule in this case? - Bu durumda bu kuralı uygulayabilir miyiz?

uygula
{f} applied

This rule cannot be applied in every case. - Bu kural her durumda uygulanamaz.

She applied what she had learned in class to the experiment. - O, sınıfta öğrendiğini deneyde uyguladı.

uygula
{f} implementing
uygula
apply to

The law doesn't apply to this case. - Yasa bu durumda uygulanmaz.

Does it only apply to masculine nouns? - Bu sadece eril isimlere mi uygulanır?

uygulayarak
Favoriten