It turned out that some Russian athletes have used a new stimulant called meldonium.
- Bazı Rus sporcuların Meldonyum adı verilen yeni bir uyarıcı kullandıkları ortaya çıktı.
I find it very stimulating.
- Onu çok uyarıcı buluyorum.
I had a very stimulating conversation with Tom.
- Tom'la çok uyarıcı bir konuşma yaptım.
Tom gave Mary a warning look.
- Tom Mary'ye uyarıcı bir görüntü verdi.
A nerve cell responds to a slight stimulus.
- Bir sinir hücresi hafif bir uyarıcıya yanıt verir.
I cannot, however, neglect his warning.
- Fakat onun uyarısını ihmal edemem.
I wish I had listened to your warnings.
- Keşke uyarılarını dinleseydim.
Tom doesn't need your advice.
- Tom'un uyarınıza ihtiyacı yok.
The notice in the park said, Keep off the grass.
- Parktaki uyarı çimlerden uzak durun diyordu.
I haven't received any notice that she's coming.
- Onun geldiğine dair herhangi bir uyarı almadım.
He cautioned me against being careless of my health.
- O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu.
I need some mental stimulation.
- Zihinsel bir uyarıma ihtiyacım var.
All children need stimulation.
- Bütün çocukların uyarıma ihtiyacı vardır.
A nerve cell responds to a slight stimulus.
- Bir sinir hücresi hafif bir uyarıcıya yanıt verir.
He paid attention to my warning.
- O, uyarıma dikkat etti.
Tom didn't pay any attention to the warning.
- Tom uyarıya dikkat etmedi.
He made a few remarks on the book.
- O, kitapta birkaç uyarı yaptı.
I've had enough of your snide remarks.
- Art niyetli uyarılarından usandım.
The tsunami alert was cancelled.
- Tsunami uyarısı iptal edildi.