I was roused by the sound of a bell.
- Bir zil sesi tarafından uyandırıldım.
The cry roused me from my sleep.
- Çığlık beni uykumdan uyandırdı.
I should wake up Tom.
- Tom'u uyandırmalıyım.
I believe it's time to wake up Robert.
- Sanırım Robert'ı uyandırmanın zamanı.
The officer aroused courage in his soldiers.
- Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.
Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
- Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
The servants' screams awakened everyone.
- Hizmetçilerin çığlıkları herkesi uyandırdı.
Tom gently shook Mary awake.
- Tom Mary'yi uyandırmak için nazikçe sarstı.
I was wakened by a beam of light shining through my window.
- Penceremden parlayan bir ışık demeti ile uyandırıldım.
We were wakened by the whistle of the steam locomotive at dawn.
- Biz şafak vakti buharlı lokomotif düdüğü ile uyandırıldık.
Dan woke up the children.
- Dan çocukları uyandırdı.
Tom woke up the children and told them it was time for breakfast.
- Tom çocukları uyandırdı ve onlara kahvaltı zamanı olduğunu söyledi.
Tom was awoken by a Mary singing in the next apartment.
- Tom yan dairede şarkı söyleyen Mary diye biri tarafından uyandırıldı.
He was awoken by the noise.
- O, gürültü ile uyandırıldı.
A noise aroused me from my sleep.
- Bir gürültü beni uykumdan uyandırdı.
The officer aroused courage in his soldiers.
- Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.