utandıran

listen to the pronunciation of utandıran
Türkisch - Englisch
withering
{i} humiliating
wither
utan
shame on you
utan
{f} abashed
utan
{f} blush

I blushed with shame. - Ben utançla kızardım.

Stop looking at me like that, you'll make me blush. - Bana öyle bakmayı kes, beni utandıracaksın.

utan
{f} blushing
utan
{f} ashamed

I'm ashamed to say that it's true. - Onun gerçek olduğunu söylemeye utandım.

I'm not ashamed of my father's being poor. - Babamın fakir olmasından utanmıyorum.

Schwedisch - Türkisch
utandıran
Favoriten