He shamed his whole family by his conduct.
- Davranışıyla bütün ailesini utandırdı.
Your excellent work puts me to shame.
- Mükemmel işin beni utandırır.
My foolishness not only causes me regret but also shames me.
- Benim aptallığım sadece pişman olmama neden olmuyor fakat aynı zamanda beni utandırıyor.
The man blushed like a boy.
- Adam bir çocuk gibi utandı.
I blushed with shame.
- Ben utançla kızardım.
He was ashamed of the grades he got.
- Aldığı notlardan utandı.
I'm ashamed to say that it's true.
- Onun gerçek olduğunu söylemeye utandım.