utandır

listen to the pronunciation of utandır
Türkisch - Englisch
{f} humiliating
{f} humiliated
humiliate
abash
{f} shamed

He shamed his whole family by his conduct. - Davranışıyla bütün ailesini utandırdı.

{f} shame

Your excellent work puts me to shame. - Mükemmel işin beni utandırır.

My foolishness not only causes me regret but also shames me. - Benim aptallığım sadece pişman olmama neden olmuyor fakat aynı zamanda beni utandırıyor.

utan
shame on you
utan
{f} abashed
utan
{f} blush

The man blushed like a boy. - Adam bir çocuk gibi utandı.

I blushed with shame. - Ben utançla kızardım.

utan
{f} blushing
utan
{f} ashamed

He was ashamed of the grades he got. - Aldığı notlardan utandı.

I'm ashamed to say that it's true. - Onun gerçek olduğunu söylemeye utandım.

Schwedisch - Türkisch
utandır
Favoriten