utançtan

listen to the pronunciation of utançtan
Türkisch - Englisch
blushes
plural of blush
third-person singular of blush
utanç
shame

Alice hung her head in shame. - Alice utanç içinde başını eğdi.

Tom bowed his head in shame. - Tom utançla başını eğdi.

utançtan kızarmış
shamefaced
utançtan kızarmış yüz
a face suffused with blushes
utanç
modesty
utanç
skulduggery
utanç
dishonour
utanç
guilt
Utanç
shame of
utanç
shock
utanç
deception
utanç
shame; modesty, bashfulness; embarrassment
utanç
disgrace

I would rather die than live in disgrace. - Utanç içinde yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.

It is better to die honorably than to live in disgrace. - Utanç içinde yaşamaktansa onurlu ölmek daha iyidir.

utanç
opprobrium
utanç
pudicity
Türkisch - Türkisch

Definition von utançtan im Türkisch Türkisch wörterbuch

Utanç
hicap
utanç
Utanma duygusu, hicap: "O zaman, tuhaf bir utanca düşüp şaşırır, başımı önüme eğerdim."- Y. K. Karaosmanoğlu
utanç
Utanma duygusu, hicap
utançtan
Favoriten