O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
- It's good now; neither too heavy nor too light.
Toplantıyı şimdi başlatalım mı?
- Shall we start the meeting now?
Tom'un şu anda Boston'da olmadığını duyuyorum.
- I hear that Tom isn't in Boston now.
Şu anda bir bira içiyorum.
- I'm drinking a beer right now.
Onu hemen yapabilir miyim?
- May I do it right now?
Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
- My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.
Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.
- What I want now is not money, but time.
Şu an sadece ısınıyorum.
- I am only warming up now.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
Şimdi bile zaman zaman artçı şoklar var.
- Even now there are occasional aftershocks.
Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.
- I fall asleep in the class every now and then.
Now, stop that Jimmy!.