Ona cinayet silahını satman onun karısın öldürmek için seni suç ortağı yapar.
- Having sold him the murder weapon makes you an accessory to uxoricide.
O, onun eşini öldürmekle suçlandığı için mahkemeye gitti.
- He went on trial charged with murdering her wife.
O cinayetten tutuklandı.
- He was arrested for murder.
O cinayete tanıklık etti.
- He witnessed the murder.
Fadıl'ın, kanlı planını uygulamasını hiçbir şey durduramaz.
- Nothing can stop Fadil from executing his murderous plan.
Tom ve Mary John'u öldürme girişiminde bulundular.
- Tom and Mary attempted to murder John.
Öldürmenin dışında bir şey yapacaktır.
- He will do anything but murder.