Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.
- Mary was the most enchanting creature that Tom had ever seen.
Onun küçük kahkahasıyla büyülenmişti.
- She was enchanted by his little laugh.
Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
- Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
Ben onların çocuklarını büyülemiyorum.
- I'm not enchanting their children.
Kolyeyi büyülemek için birkaç sihirbaza ihtiyacın var.
- You need several wizards to enchant the necklace.
Kolyeyi büyülemek için birkaç sihirbaza ihtiyacın var.
- You need several wizards to enchant the necklace.