urgent, pressing, crucial; stressed, under pressure; squeezed, expressed

listen to the pronunciation of urgent, pressing, crucial; stressed, under pressure; squeezed, expressed
Englisch - Türkisch

Definition von urgent, pressing, crucial; stressed, under pressure; squeezed, expressed im Englisch Türkisch wörterbuch

pressed
{s} sıkışık

O her zaman paraya sıkışıktır. - He is always pressed for money.

Paraya sıkışık değilim. - I'm not pressed for money.

pressed
baskılanmış
pressed
preste sıkıştırılmış
pressed
sıkılmak
pressed
basılmak
pressed
-si olmayan
pressed
{f} bas

O, fren pedaline bastı. - He pressed the brake pedal.

Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı. - She pressed her lips firmly together.

pressed
preslenmiş
pressed
(sıfat) sıkışık, sıkışmış, ütülenmiş, preslenmiş, sıkıştırılmış
pressed
pressed brick fırına sürülmeden önce kalıba konulmuş tuğla
pressed
be pressed for time vakti olmamak
pressed
acele işi olmak
pressed
{s} sıkışmış
pressed
bastırılmış
pressed
{s} prese, preste sıkıştırılmış: pressed steel prese çelik
pressed
sıkışık/ezilmiş
pressed
press baskı yap/bastır
pressed
{s} sıkıştırılmış
Englisch - Englisch
{s} pressed
urgent, pressing, crucial; stressed, under pressure; squeezed, expressed
Favoriten