urgent, pressing

listen to the pronunciation of urgent, pressing
Englisch - Türkisch
müstacel
mübrem
evgin
urgent, pressing, compelling
Presleme, icbar acil
dire
{s} son derece
dire
{s} acil
dire
(gereksinim) şiddetli
dire
büyük

Kale, büyük onarımlara çok ihtiyaç duyuyordu. - The castle was in dire need of major repairs.

dire
berbat
dire
{s} korkunç

Başıma korkunç bir trajedi geldi. - A dire tragedy has befallen me.

O korkunç bir durumdu. - It was a dire situation.

dire
uğursuzluk
dire
{s} dehşetli
dire
{s} müthiş

O parası için sevmediği bir adamla yaşamaya devam ederse, onun umudunu keseceği ve müthiş sıkıntıda olacağı gün gelecektir. - If she continues to live with a man she doesn't love for his money, the day will come when she will despair and be in dire straits.

dire
direly dehşetle
dire
{s} uğursuz
dire
korkunç/büyük
dire
uğursuzlukla
dire
meşum
dire
direness dehşet
Englisch - Englisch
dire

dire need.

urgent, pressing
Favoriten