Tom gürültülü bir şekilde güldü.
- Tom laughed uproariously.
Benim üst kattaki komşularım çok gürültücüdür.
- My upstairs neighbors are very noisy.
Annem gürültücü olmamamı söyledi.
- My mother told me not to be noisy.
Gürültülü sınıfta kendimi duyuramadım.
- I couldn't make myself heard in the noisy class.
Tom gürültülü şehirleri sevmiyor.
- Tom dislikes noisy cities.
O şamatacı ama yoksa çok kibar bir çocuk.
- He is noisy, but otherwise a very nice boy.