He says he drinks to forget.
- O, unutmak için içtiğini söylüyor.
Is it harder to forgive or to forget?
- Affetmek mi yoksa unutmak mı daha zor?
He forgot to give back my dictionary.
- Sözlüğümü geri vermeyi unuttu.
This fact must not be forgotten.
- Bu gerçek unutulmamalı.
How can I forget those days?
- Bu günleri nasıl unutabilirim?
Don't forget to send the letter.
- Mektubu göndermeyi unutma.
Keep in mind what I tell you.
- Sana söylediğimi unutma.
Keep in mind that Tom doesn't speak French very well.
- Unutma Tom Fransızcayı çok iyi konuşmaz.
This fact must not be forgotten.
- Bu gerçek unutulmamalı.
Soon learnt, soon forgotten.
- Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.
Please don't forget to mail the letters.
- Lütfen mektupları postalamayı unutma.
Don't forget what I told you.
- Sana söylediklerimi unutma.