until; till

listen to the pronunciation of until; till
Englisch - Türkisch

Definition von until; till im Englisch Türkisch wörterbuch

while
sırasında

Sürüş sırasında yola odaklanman gerekir. - While you drive, you should focus on the road.

İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi. - While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.

while
iken

Tom Boston'da iken cüzdanını çaldırdı. - Tom had his wallet stolen while he was in Boston.

Diğerlerinki bir kılıç iken, bir gladyatörün seçtiği silah topuzdur. - One gladiator's weapon of choice is the mace, while the other's is a sword.

while
olduğu halde
while
halbuki
unto
e kadar
unto
-e doğru
while
esnasında

Lütfen sürüş esnasında sürücüyle konuşmayın. - Please do not talk to the driver while he's driving.

while
-e karşın
while
-e rağmen
unto
eski
unto
bkz.to
while
süre

Hava çok sıkıntılı;sanırım kısa süre içinde gök gürleyecek. - It's so muggy; I think it will thunder in a short while.

Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır. - While there is life, there is hope.

while
-iken
while
oysa
Until when? till when
{k} bak
while
while boşa geçir
while
(isim) zaman, vakit, süre
while
kadar

Mağaza açılıncaya kadar bir süre beklemekten başka seçeneğimiz yoktu. - We had no choice but to wait for a while until the store opened.

Neden yaptığımı bitirinceye kadar burada beklemiyorsun? - Why don't you wait here while I finish what I'm doing?

while
iken, -ken: While he was in Antalya, Hülya stayed with her mother. O Antalya'dayken Hülya annesinde kaldı. Every morning while running
while
bağ

O dükkana giderken köpeğini ağaca bağladı - He tied his dog up to the tree while he went into the store.

Araba sürerken emniyet kemerini bağla. - Fasten your seat belt while driving.

while
bazen

Bazen yeni şeyleri denemek iyidir. - It's good to try new things once in a while.

Englisch - Englisch
while
unto
until; till
Favoriten