Tom başarısızca mücadele etti.
- Tom struggled unsuccessfully.
Başarısızca onu ikna etmek için çabaladım.
- I tried unsuccessfully to persuade her.
Tom başarısız görünüyordu.
- Tom seemed unsuccessful.
Tom başarısızca mücadele etti.
- Tom struggled unsuccessfully.
His unsuccessful attempt earned him sympathy, condolences...and an occasional good-natured ribbing.