İnsanların duygusal yaşamları gittikçe daha istikrarsız hale geliyor.
- People's emotional lives are becoming more and more unstable.
Bu test maiyeti istikrarsız.
- This test suite is unstable.
Tom bana Mary'nin duygusal yönden kararsız olduğunu söyledi.
- Tom told me Mary was emotionally unstable.
Leyla son derece kararsızdı.
- Layla was extremely unstable.