Englisch - Türkisch
Definition von unsettled, irregular, having no fixed course, tending to wander im Englisch Türkisch wörterbuch
- erratic
- Tutarsız
- erratic
- değişen
- erratic
- sapkın
Dan en genç halası Linda'yla sapkın bir cinsel ilişkiye başladı.
-Dan began an erratic sexual relationship with his youngest aunt, Linda.
- erratic
- (Jeoloji) çok farklı
- erratic
- istikrarsız
- erratic
- (Jeoloji) dönek
- erratic
- delibozuk
- erratic
- {s} istikrarsız, dengesiz, birden değişiveren
- erratic
- düzensiz
Düzensiz malzemelerin etkisini azaltmak zorundaydık.
-We had to lessen the impact of the erratic supplies.
Mary Tom'un düzensiz davranışı tarafından rahatsız oldu.
-Mary was troubled by Tom's erratic behavior.
- erratic
- kararsız
- erratic
- Erratically: (zarf) sebatsızca, düzensiz olarak
- erratic
- (jeoloji) Buzul veya akıntı gibi şeyler dolayısıyla asıl yerinden başka yere naklolunan taşa veya çakıl taşına ait
- erratic
- (sıfat) Kararsız, sebatsız; düzensiz, intizamsız; seyyar
- erratic
- (sıfat) gezen, düzensiz, değişken, kararsız, tuhaf
- erratic
- (Tıp) Düzensiz, kararsız, yer değiştiren
- erratic
- {s} tuhaf
- erratic
- seyyar
- erratic
- düzensiz olarak
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von unsettled, irregular, having no fixed course, tending to wander im Englisch Englisch wörterbuch
- {s} erratic
unsettled, irregular, having no fixed course, tending to wander
Silbentrennung
unsettled, irregular, ha·ving no fixed course, tending to wan·derAussprache
Resimler
Favoriten