Onun problemleri karşısında bizimkiler bir hiçtir.
- Verglichen mit seinen Problemen, sind unsere nichts.
Tatoeba Projesi bizim sanal evimizdir.
- Tatoeba Project is our virtual home.
Bizim ana dilimiz Japoncadır.
- Our native language is Japanese.
Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.
- We often hear it said that ours is essentially a tragic age.
Onların arabası bizimkini solladı.
- Their car overtook ours.
Bu açgözlü piçlerin bizimkileri almalarına izin veremeyiz.
- We can't let these greedy bastards take what is ours.
Onların elmaları bizimkiler kadar iyi değil.
- Their apples aren't as good as ours.
Bay Tanaka bizim arkadaşımızdır.
- Mr Tanaka is a friend of ours.
Köşe başındaki ev bizim.
- The house on the corner is ours.
Our opinion is an idea which we have; our conviction an idea which has us.
- Unsere Meinung ist eine Idee, die wir haben; unsere Überzeugung eine Idee, die uns hat.
Nowadays we want our children to make their own decisions, but we expect those decisions to please us.
- Heutzutage wollen wir, dass unsere Kinder ihre eigenen Entscheidungen treffen, aber wir erwarten, dass uns diese Entscheidungen passen.