O, tümüyle cümlelerle ilgilidir. Sözcüklerle değil.
- It's all about sentences. Not words.
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
- 80% of all English words come from other languages.
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
Birisi kötü kelimeler söylememeli.
- One should not say bad words.
Kelimeler düşünceleri ifade eder.
- Words express thoughts.
Lafları ağzıma tıkama.
- Don't put words in my mouth.
Tom'un ettiği laflar kendi ayağına dolandı.
- Tom's words came back to bite him.
O, Ben'in sözlerine inanmadı.
- He didn't believe Ben's words.
Onun sözleri beni şaşırttı.
- His words surprised me.