Küçük çocuk kazara bardağı kırdı.
- The little boy accidentally broke the glass.
Tom kazara kendini havaya uçurdu.
- Tom blew himself up accidentally.
Bu keşif tesadüfen yapıldı.
- This discovery was made accidentally.
Tom yanlışlıkla harici hard disklerden birindeki tüm dosyaları sildi.
- Tom accidentally deleted all the files on one of his external hard disks.
Tom yanlışlıkla ayağına bastığı için Mary'den özür diledi.
- Tom apologized to Mary for accidentally stepping on her foot.
Özensiz görünmeye çalışmıyorum asla, ama itiraf etmeliyim ki, istemeden yaptığım yazım hatalarıyla adım çıkmıştır.
- I don't ever try to be sloppy. But I have to admit, I'm notorious for making unintentional typos.
Sami istemeden Leyla'yı vurdu.
- Sami shot Layla unintentionally.
Allah öfkesini kontrol edebilenleri sever ve kasıtsız ihmali affeder.
- God loves those who can control their anger and forgive unintentional negligence.
Bir çift rastlantı sonucu Kaliforniya'da 1400 tane altın sikke buldu.
- A couple accidentally discovered a treasure of 1400 gold coins in California.
He accidentally exposed the bacteria to mold spores.