Onun yeni saç-yapımı daha genç görünmesine neden oldu.
- Her new hair-do made her look younger.
Genç hayvanlar hızla yeni bir çevreye uyum sağlarlar.
- Young animals adapt quickly to a new environment.
Gençler yaşlılara saygı göstermeliler.
- The young should respect the old.
Onun CD'leri gençler tarafından satın alınmıyor.
- Her CDs are not bought by young people.
Senin hikâyen bana gençlik günlerimi hatırlattı.
- Your story reminded me of my younger days.
O şarkıyı duyduğumda, gençlik günlerimi hatırlarım.
- When I hear that song, I remember my younger days.
O sağlam genç bir adam.
- He is a robust young man.
O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
Bazı hayvanlar yavrularını yerler.
- Some animals eat their young.
Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.
- Unlike birds, which feed and shelter their young, fish abandon their eggs.
Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
- Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
Küçük erkek kardeşim TV izliyor.
- My younger brother is watching TV.