O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
- Smiling sadly, she began to talk.
Tom hüzünle pencereden dışarıya baktı.
- Tom stared sadly out the window.
Ne yazık ki birçok Japon öldü.
- Sadly, many Japanese people died.
Ne yazık ki yanılmıştır.
- He is sadly mistaken.
Yaşlı adam acı bir şekilde gülmeye başladı.
- The old man started to laugh sadly.
Ne yazık ki, ben çok iyi bir dansçı değilim.
- Sadly, I'm not a very good dancer.
Yaşlı adam üzüntülü bir şekilde güldü.
- The old man laughed sadly.
Sadly, the two were never to meet again.
Sad to say, I can’t remember anything else about him. Only that voice, whispering in my ear.