Maalesef, söylenti gerçektir.
- Unfortunately, that rumor is true.
Maalesef bilgi doğru.
- Unfortunately, the information is accurate.
Ne yazık ki yanında sadece beş dolar vardı.
- Unfortunately she only had five dollars with her.
Ne yazık ki, gıda malzemeleri, kış sonundan önce bitti.
- Unfortunately, the food supplies gave out before the end of winter.
Tom talihsiz bir kaza ile karşılaştı.
- Tom met with an unfortunate accident.
Ben o talihsiz olaydan sonra burada tekrar bulunmadım.
- I haven't been back here since that unfortunate incident.
Ben o talihsiz olaydan sonra burada tekrar bulunmadım.
- I haven't been back here since that unfortunate incident.
Tom talihsiz bir kaza ile karşılaştı.
- Tom met with an unfortunate accident.
O başarısız olsaydı şanssız olurdu.
- It would be unfortunate if he were to fail.
Evde şanssız bir kaza vardı.
- There was an unfortunate incident at home.
Ne yazık ki, Brian kötü hava ile karşılaştı.
- Unfortunately, Brian met with bad weather.
Maalesef öğretmenlerim en kötüleri değil.
- Unfortunately, my teachers are not the worst ones.
Hayır, ne yazık ki; aksine.
- No, unfortunately; on the contrary.
Maalesef, söylenti gerçektir.
- Unfortunately, that rumor is true.
Maalesef bugün yağmur yağıyor.
- Unfortunately, it's raining today.
O başarısız olsaydı şanssız olurdu.
- It would be unfortunate if he were to fail.
Ne yazık ki sınava çalışmak için zamanım yoktu, bu yüzden başarısız oldum.
- Unfortunately, I didn't have time to study for the exam, so I failed it.
... Unfortunately I don't get to program that much. ...
... ELON MUSK: Unfortunately, one does ...