unfortunate, luckless, hapless, unfavourable

listen to the pronunciation of unfortunate, luckless, hapless, unfavourable
Englisch - Türkisch

Definition von unfortunate, luckless, hapless, unfavourable im Englisch Türkisch wörterbuch

unlucky
şanssız

Ben kumar için biçilmiş kaftan değilim. Belki sadece şanssızım fakat maaşım için çalışmak daha emin bir şeydir. - I'm not cut out for gambling. Maybe I'm just unlucky, but working for my pay is more of a sure thing.

4219 son derece şanssız bir sayıdır. - 4219 is an extremely unlucky number.

unlucky
talihsiz

Tom’un da içinde olduğu talihsiz bir olaya hepimiz tanık olduk. - We are all witnessed the unlucky incident included Tom.

Tom'un talihsiz olduğunu düşünüyorum. - I think Tom is unlucky.

unlucky
{s} tâlihsiz

Tom'un talihsiz olduğunu düşünüyorum. - I think Tom is unlucky.

Tom’un da içinde olduğu talihsiz bir olaya hepimiz tanık olduk. - We are all witnessed the unlucky incident included Tom.

unlucky
{s} meymenetsiz
unlucky
{s} başarısız
unlucky
unluckinessşanssızlık
unlucky
meşum
unlucky
unluckilyşanssızlık eseri
unlucky
{s} uğursuz

Japonya'da, 4 uğursuz bir sayıdır. - Four is an unlucky number in Japanese.

Bazı insanların neden kara kedilerin uğursuz olduğunu düşündüğünü merak ediyorum. - I wonder why some people think black cats are unlucky.

unlucky
{s} şanssız, talihsiz, bahtsız
unlucky
{s} aksi
Englisch - Englisch
{s} unlucky
unfortunate, luckless, hapless, unfavourable
Favoriten