Bir otlakçı çalışma numarası yapmayan biridir.
- A bum is someone who doesn't pretend to work.
Hakimler için eski seçim süreci çok haksızdı.
- The old selection process for judges was very unfair.
Yabancı ürünlere haksız tarifeler uygulanmaktadır.
- Unfair tariffs are imposed on foreign products.
Tom Mary'ye taraflı davrandığını söyledi.
- Tom told Mary that she was being unfair.
İşe geri dön, seni tembel serseri!
- Get back to work, you lazy bum!
Hawaii'de bir sürü plaj serserisi var.
- There are a lot of beach bums in Hawaii.
Ben bütünüyle berbattım.
- I was totally bummed.
Onun sıska bir sakalı bozuk bir bacağı var.
- He has a scraggly beard and a bum leg.
Sana haksızca davranıldığını hissediyorsun.
- You feel you've been treated unfairly?
Onlar onu haksızca suçladılar.
- They accused him unfairly.
Senin eleştirin çok insafsız.
- Your criticism is very unfair.
Seni insafsızca suçladım.
- I've accused you unfairly.
bum deal.
It was unfair for the boss to give larger bonuses to his friends.
... MICHELLE PHAN: Well, it's unfair to ask me that, just ...
... unfair advantage of our manufacturers. So we're going to make sure that people ...