uncompounded; pure; unmixed

listen to the pronunciation of uncompounded; pure; unmixed
Englisch - Türkisch

Definition von uncompounded; pure; unmixed im Englisch Türkisch wörterbuch

single
{i} bekâr

Tom ve Mary her ikisi de hâlâ bekar. - Tom and Mary are both still single.

Tom tüm yaşamı boyunca bekar kaldı. - Tom remained single all his life.

single
tek

Gökyüzünde tek bir bulut yok. - There isn't a single cloud in the sky.

Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın! - Get both a phone and internet access in a single package!

single
münferit
single
sağlam
single
bir

Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın! - Get both a phone and internet access in a single package!

Benim tek bir düşmanım yok. - I don't have a single enemy.

single
(bilet) yalnız gidiş
single
çift olmayan
single
{s} tek bir

Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın! - Get both a phone and internet access in a single package!

Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı. - She left without saying even a single word.

single
gidiş bileti
single
yalnız gidi
single
yalın kat
single
iki tarafta yalnız birer rakip bulunan sağlam
single
evlenmemiş
single
{i} tek kişilik oda

Tek kişilik oda rezervasyonu yaptırmak istiyorum. - I'd like to reserve a single room.

Tek kişilik oda istiyor musunuz? - Do you want a single room?

single
çiçekleri yalın kat olan
single
{s} tek: She hasn't a single enemy. Onun tek bir düşmanı yok. I can't think of a single example. Tek bir örnek gelmiyor aklıma
single
(sıfat) tek, bir, tek bir, bekar, tek kişilik, yalnız, biricik, bir kerelik
single
{s} tek kişilik

Tek kişilik banyolu ada, lütfen. - A single room with bath, please.

Tek kişilik bir oda istiyorum. - I want a single room.

Englisch - Englisch
single
uncompounded; pure; unmixed
Favoriten