Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- This ship is not fit for an ocean voyage.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Penisiline alerjim yok.
- I am not allergic to penicillin.
Açığa çıkartılmayacak hiçbir sır yoktur.
- There is nothing concealed that will not be revealed.
Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
- If it had not been for her help, you would never have done it.
Herkes Japonya'da artık kötü bir şey asla olmayacağını umuyor.
- Everyone is hoping nothing bad will ever happen in Japan.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
- I ate absolutely nothing the whole day.
Katiyen yapmayacaksın.
- You'll do nothing of the kind.
Un-cry these tears I cried so many nights / Un-break my heart.
unrest — “a lack of rest (peace); war”.
to untangle — “to remove the tangling of”.
unconstitutional — “not constitutional”.