umutsuzca

listen to the pronunciation of umutsuzca
Türkisch - Englisch
desperately

She wanted desperately to get her vengeance. - Umutsuzca intikamını almak istedi.

Tom had fallen desperately in love with her. - Tom ona umutsuzca âşık olmuştu.

hopelessly, despairingly
despairingly
hopelessly

Tom is hopelessly in love with Mary. - Tom, Mary'ye umutsuzca aşık.

He is hopelessly romantic. - O umutsuzca romantik.

despondently
Umut
(isim) Hope

The news dashed our hopes. - Haber umutlarımızı yıktı.

Your students have given us new hope. - Öğrencileriniz bize yeni umut verdi.

umutsuzca idealist
quixotic
umut
wish
umut
{i} expectation

I had great expectations for Tom. - Tom için büyük umutlarım vardı.

umut
{i} trust
umut
hopeful

I feel hopeful about the future. - Gelecekle ilgili umutlu hissediyorum.

Tom doesn't look very hopeful. - Tom çok umutlu görünmüyor.

umut
esperance
umut
{i} expectancy
umut
prospect

The prospects aren't very bright. - Umutlar çok parlak değil.

Our prospects for victory are excellent at the moment. - Zafer umutlarımız şu anda mükemmel.

umut
promise
umut
out of hope
umut
to hope

To hope is better than to despair. - Umutlanmak umutsuzluktan iyidir.

I guess it was too much to hope for. - Sanırım bu umut etmek için çok fazlaydı.

umut
hope that
umut
expectance
umut
hope; expectation
Türkisch - Türkisch

Definition von umutsuzca im Türkisch Türkisch wörterbuch

umut
Ummaktan doğan güven duygusu, ümit
umut
Bu duyguyu veren kimse veya şey: "Bir tek umut, bir avuç askerde ve Mustafa Kemal denen bir isimdedir."- F. R. Atay
umut
Ummaktan doğan güven duygusu, ümit: "Bu umudum, şimdi yavaş yavaş ölüyor."- H. E. Adıvar
umut
Bu duyguyu veren kimse veya şey
umutsuzca
Favoriten