Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
- Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
More than one hundred nations have approved the treaty.
- Yüzden fazla ulus antlaşmayı onayladı.
The Americans are a democratic people.
- Amerikalılar demokratik bir ulustur.
This is what they have in common with other peoples.
- Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
Esperanto is the most simple and neutral international language for the peoples in the world.
- Esperanto, dünya halkları için en basit ve tarafsız uluslararası dildir.
This is what they have in common with other peoples.
- Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
Barbados is a member of the Commonwealth.
- Barbados, İngiliz Uluslar Topluluğu üyesidir.
Barbados is a member of the Commonwealth.
- Barbados, İngiliz Uluslar Topluluğu üyesidir.
I know, too, that Islam has always been a part of the story of the United States. The first nation to recognize my country was Morocco.
- Ben de İslam'ın her zaman ABD'nin hikayesinin bir parçası olduğunu biliyorum. Ülkemi tanıyan ilk ulus Fas'tı.
That country intervened in the internal affairs of our nation.
- O ülke, ulusumuzun iç işlerine karıştı.
The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world.
- Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.
This is what they have in common with other peoples.
- Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
Esperanto is the most simple and neutral international language for the peoples in the world.
- Esperanto, dünya halkları için en basit ve tarafsız uluslararası dildir.