If we look to the nether reaches of the list, we find some anomalies.
We will reach London before dark.
- Hava kararmadan önce Londra'ya ulaşacağız.
You can reach the village by bus.
- Otobüsle köye ulaşabilirsin.
What you said really got through to Tom.
- Söylediğin gerçekten Tom'a ulaştı.
The storm prevented her from arriving on time.
- Fırtına onun zamanında ulaşmasını engelledi.
The storm prevented us from arriving on time.
- Fırtına zamanında ulaşmamızı engelledi.
At last he attained his goal.
- Sonunda o, amacına ulaştı.
She attained her success through hard work.
- Başarısına çok çalışarak ulaştı.
I tried to reach you on the phone, but I was unable to get through
- Ben sana telefonla ulaşmaya çalıştım ama başaramadım.
I tried to reach you on the phone, but I was unable to get through.
- Telefonda sana ulaşmaya çalıştım,ancak bu mümkün olmadı.
They succeeded in reaching the mountain summit, but had an accident when coming back down.
- Dağın zirvesine ulaşmayı başardılar, ama geri inerken bir kaza geçirdiler.
I succeeded in reaching the top of the mountain.
- Dağın tepesine ulaşmayı başardım.
The total amounted to 100 dollars.
- Toplam 100 dolara ulaştı.
The total bill for drinks came up to 7000 dollars.
- İçecekler için toplam fatura 7000 dolara ulaştı.
Yesterday I arrived in Tokyo.
- Dün Tokyo'ya ulaştım.
Truman arrived at the White House within minutes.
- Truman, Beyaz Saray'a dakikalar içinde ulaştı.
He was too short to get at the grapes.
- Üzümlere ulaşamayacak kadar kısaydı.
He is too short to get at the book on the shelf.
- Raftaki kitaba ulaşamayacak kadar çok kısa.
Your letters arrive in two days.
- Mektuplarınız iki gün içinde ulaşır.
No ship could arrive in Cuba.
- Hiçbir gemi Küba'ya ulaşamadı.