ucuza

listen to the pronunciation of ucuza
Türkisch - Englisch
dirt cheap
on the cheap
cheaply, on the cheap
cheaply

We get nothing so cheaply as we want. - Hiçbir şeyi istediğimiz kadar ucuza almayız.

They buy these goods cheaply overseas and then mark them up to resell at home. - Bu malları yurt dışından ucuza alıyorlar ve daha sonra yurtta satmak için zam yapıyorlar.

cheap

We get nothing so cheaply as we want. - Hiçbir şeyi istediğimiz kadar ucuza almayız.

Buying cheap can cost you a lot of money. - Ucuza almak sana çok paraya mal olabilir.

at a discount
inexpensively
low
ucuz
cheap

It is strange that he should be put up at such a cheap hotel. - Öyle ucuz bir otelde misafir edilmesi tuhaf.

It's easy to make and it's cheap. - Yapması kolaydır ve ucuzdur.

ucuza almak
to get sth on the cheap
ucuza almak
underbuy
ucuza almak
to get (something) at a low price, buy (something) cheap
ucuza düşürmek
to get/buy (sth) cheaply
ucuza gitmek
to go for a song
ucuza halletmek
cut corners
ucuza kiraya vermek
underlet
ucuza mal satan dükkân
discount store
ucuza satmak
sell at a discount
ucuza satmak
(kitap vb.) remainder
ucuza vermek
to sell (something) cheaply, sell (something) cheap
ucuza çıkmak
(for something) to cost little to produce: Bu kitap ucuza çıktı. This book cost little to produce
ucuz
{s} low

Beer is taxed according to its malt content, so low-malt beer is cheaper. - Bira malt içeriğine göre vergilendirilir, bu yüzden düşük maltlı bira daha ucuzdur.

ucuz
inexpensive

I'd like the most inexpensive room you have for four nights. - Dört gece için sahip olduğunuz en ucuz odayı istiyorum.

Tom bought a bunch of inexpensive cameras to give to children who lived in his neighborhood. - Tom onun mahallesinde yaşayan çocuklara vermek için bir sürü ucuz kameralar aldı.

toptan ucuza satmak
(Ticaret) dump
ucuz
cheaper

It's always cheaper in the end to buy the best. - Sonunda en iyisini satın almak her zaman daha ucuzdur.

I think skateboards are usually cheaper than rollerblades. - Kaykayların genellikle tekerlekli patenlerden daha ucuz olduklarını düşünüyorum.

ucuz
frugal

There's a fine line between being frugal and being cheap. - Tutumlu olmakla ucuz olmak arasında ince bir çizgi vardır.

ucuz
schlock
ucuz
cut price
ucuz
easy

It's easy to make and it's cheap. - Yapması kolaydır ve ucuzdur.

ucuz
tinny
ucuz
cost-effective
ucuz
(Ticaret) low-priced
ucuz
facile
ucuz
dirt-cheap

I bought this bicycle dirt-cheap. - Bu bisikleti çok ucuza aldım.

ucuz
cut-rate
ucuz
economy
ucuz
cut-price
ucuz
crummy
ucuz
ınexpensive
ucuz
come cheap
daha ucuza
for less
daha ucuza satmak
undercut
daha ucuza satmak
cut under
değerinden ucuza almak
underbuy
ucuz
cheaply

I found out where to buy fruit cheaply. - Ucuz olarak nerede meyve alacağımı öğrendim.

We get nothing so cheaply as we want. - Hiçbir şeyi istediğimiz kadar ucuza almayız.

ucuz
(giysi) reach me down
ucuz
giveaway
ucuz
cheap, inexpensive; easy, facile
ucuz
cheaply, cheap, on the cheap
ucuz
dirt cheap
ucuz
dime
ucuz
keen
ucuz
easily acquired, easy
ucuz
cheap, inexpensive, low-priced
ucuz
trumpery
ucuz
catchpenny
ucuz
two bit
Türkisch - Türkisch

Definition von ucuza im Türkisch Türkisch wörterbuch

Ucuz
ehven
ucuz
Az emekle elde edilen
ucuz
Az emekle elde edilen: "Biletçi teşekkür etmekten, ben de bu kadar ucuz teşekkür toplamaktan kurtulduk."- B. Felek
ucuz
Fiyatı yüksek olmayan, pahası az, düşük fiyatlı pahalı karşıtı
ucuz
Fiyatı yüksek olmayan, pahası az, düşük fiyatlı pahalı karşıtı: "Geceleri tiyatroların önünde saatlerce bekleyerek ucuz yerlere yerleşirdik."- Y. K. Beyatlı
ucuza
Favoriten