This wasn't cheap, was it?
- Bu ucuz değildi, değil mi?
It is strange that he should be put up at such a cheap hotel.
- Öyle ucuz bir otelde misafir edilmesi tuhaf.
Beer is taxed according to its malt content, so low-malt beer is cheaper.
- Bira malt içeriğine göre vergilendirilir, bu yüzden düşük maltlı bira daha ucuzdur.
I'd like to rent your most inexpensive car for a week.
- Ben bir hafta için en ucuz arabanızı kiralamak istiyorum.
I'd like the most inexpensive room you have for four nights.
- Dört gece için sahip olduğunuz en ucuz odayı istiyorum.
Do you have anything cheaper?
- Daha ucuz bir şeyin var mı?
I think skateboards are usually cheaper than rollerblades.
- Kaykayların genellikle tekerlekli patenlerden daha ucuz olduklarını düşünüyorum.
There's a fine line between being frugal and being cheap.
- Tutumlu olmakla ucuz olmak arasında ince bir çizgi vardır.
It's easy to make and it's cheap.
- Yapması kolaydır ve ucuzdur.
I bought this bicycle dirt-cheap.
- Bu bisikleti çok ucuza aldım.
I found out where to buy fruit cheaply.
- Ucuz olarak nerede meyve alacağımı öğrendim.
They can make the same product much more cheaply.
- Onlar aynı ürünü çok daha ucuza yapabilir.