uçuşan

listen to the pronunciation of uçuşan
Türkisch - Englisch
flyaway
fuzzy
airborne
uçuş
flight

Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment. - Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.

Is there a flight in the afternoon? - Öğleden sonra uçuş var mı?

uçuş
flying

If it hadn't been for Lindbergh's luck and his knowledge of flying, he could never have succeeded in crossing the Atlantic. - Lindbergh'in şansı ve uçuş bilgisi olmasaydı, Atlantiği geçmeyi asla başaramazdı.

Tom is an expert pilot with thousands of hours of flying time. - Tom binlerce saatlik uçuş zamanı olan uzman bir pilottur.

uçuşan bulut
wrack
uçuşan bulut
rack
uçuşan şey
wing
uçuş
{i} fly

There were a lot of annoying insects flying around. - Etrafta uçuşan bir sürü can sıkıcı böcekler vardı.

There are sparks flying out of the electric socket. - Elektrik prizinden uçuşan kıvılcımlar var.

uçuş
cruising
uçuş
(Askeri) mission

NASA says three of 22 space missions that carried generators similar to Galileo's ended in accidents. - NASA Galileo'nunkine benzeyen jeneratörler taşıyan 22 uzay uçuşunun üçünün kazayla sonuçlandığını söylüyor.

uçuş
{f} waft
uçuş
flit
uçuş
trip
rüzgârla uçuşan
flyaway
uçuş
homing
uçuş
hop

I hope we don't miss our flight. - Umarım uçuşumuzu kaçırmayız.

I hope you don't miss your flight. - Umarım uçuşunuzu kaçırmazsın.

uçuş
volitation
uçuş
aviation
Türkisch - Türkisch

Definition von uçuşan im Türkisch Türkisch wörterbuch

Uçuş
pervaz
uçuş
Uçma işi veya biçimi: "Koca mermi bölüğün siperine doğru istikamet aldı, havadan onun uçuşunu takip eden gözler iri dairelerle açılmıştı."- F. R. Atay
uçuş
Uçmak işi veya biçimi