Tom, Mary'yi bacağından iki kere vurdu.
- Tom shot Mary twice in the leg.
O iki kere düşünmezdi.
- He wouldn't have thought twice.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your room is twice the size of mine.
Dişlerini günde en az iki kez fırçala.
- Brush your teeth twice a day at least.
Almanca dersleri haftada iki kez yapılmaktadır- Pazartesi ve Çarşamba günleri.
- German classes are held twice a week - on Mondays and Wednesdays.
Bir şeyi yapmak için Tom'a iki defa söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell Tom twice to do something.
İki defa Fuji Dağı'na tırmandım.
- I've climbed Mt. Fuji twice.