tuzsuz

listen to the pronunciation of tuzsuz
Türkisch - Englisch
insipid
boring
salt-free
(Konuşma Dili) unamusing, boring, flat
salt free
unsalted; saltless; insipid, boring
without salt

Tom eats eggs without salt or pepper. - Tom yumurtaları tuzsuz ve bibersiz yer.

Kissing a man without a mustache is like eating eggs without salt. - Bıyıksız bir adamı öpmek tuzsuz yumurta yemek gibidir.

saltless
saltless; unsalted; (food) which contains little salt
tuz
{i} SALT

You can't drink seawater because it's too salty. - Deniz suyunu içemezsin çünkü su çok tuzlu.

The salts and minerals found in these mountains are quite diverse. - Bu dağlarda bulunan tuzlar ve mineraller oldukça farklıdır.

tuzsuz (tereyağı)
fresh
tuzsuz alkali toprak
(Tarım) saline-alkali soil
tuzsuz bir halde
boringly
tuzsuz diyet
low salt diet
tuz
common salt
tuz
the salt
Tuz
(Tıp) sal
kurutulmuş tuzsuz balık
stockfish
tatsız tuzsuz
savorless
tatsız tuzsuz
saltless
tatsız tuzsuz
savourless [Brit.]
tatsız tuzsuz
insipid
tatsız tuzsuz
jaded
tatsız tuzsuz
1. very tasteless, very insipid. 2. very boring
tuz
chem. salt
tuz
(Tabiat Doğa) (mineral, maden) [syn.: tuz, sodyum kloruru] salt
tuz
salts: İngiliz tuzu Epsom salts
tuz
salt, common salt
tuz
salt, table salt
Englisch - Englisch

Definition von tuzsuz im Englisch Englisch wörterbuch

tuz
{n} a lock, bunch or tuft of hair
tuz
A lock or tuft of hair
Türkisch - Türkisch
Tatsız şakalar yapan (kimse)
Tuzu olmayan veya tuzu az olan
TUZ
Kokusuz, suda eriyen, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billursu madde (NaCl)
Tuz
sodyum klorür
Tuz
nemek
Tuz
(Osmanlı Dönemi) ŞÜZAM
Tuz
(Osmanlı Dönemi) ŞEZAT
Tuz
milh
tatsız tuzsuz
Çok tatsız
tuz
Bir asitteki hidrojenin yerini bir bazın almasıyla oluşan bireşim
tuz
Bir asitteki hidrojenin yerini bir bazın almasıyla oluşan birleşim
tuzsuz
Favoriten