tuttur

listen to the pronunciation of tuttur
Türkisch - Englisch
nail down
attach with
naildown
tut
held

He held his breath while watching the match. - Maçı izlerken nefesini tuttu.

They held her in high esteem as their benefactor. - Onlar, hayırseverleri olarak onu yüksek itibarda tuttu.

tut
{f} fix

They fixed the sign to the wall. - Onlar tabelayı duvara tutturdular.

farklı tuttur
(Bilgisayar) attach as
tut
cost

This diamond costs a fortune. - Bu elmas servet tutar.

How much does a beer cost? - Bir bira ne kadar tutar?

tut
hold down

Tom can't hold down a job. He's always getting fired. - Tom bir mesleği tutamaz. O her zaman kovuluyor.

tut
got hold of
tut
{f} restrained

I barely restrained myself from vomiting. - Kusmamak için kendimi zar zor tuttum.

tut
{f} sustaining
tut
{f} hold

She screamed with horror as someone took hold of her arm. - Birisi onun kolundan tuttuğunda o korkudan çığlık attı.

You're holding my hand in the photo. - Fotoğrafta elimi tutuyorsun.

tut
choke back
tut
{f} withholding
tut
{f} withheld
tut
restrain

Sometimes, the best response is to restrain yourself from responding. - Bazen en iyi yanıt, kendinizi yanıt vermekten uzak tutmaktır.

I barely restrained myself from vomiting. - Kusmamak için kendimi zar zor tuttum.

tut
retain

We had to retain a lawyer. - Biz bir avukat tutmak zorunda kaldık.

tut
get hold of

Where can I get hold of a good tax lawyer? - Nerede iyi bir vergi avukatı tutabilirim?

Tom and Mary's new puppy chews up everything he can get hold of, including Tom's new slippers. - Tom ve Mary'nin yeni köpeği, Tom'un yeni terlikleri de dahil olmak üzere, elinde tuttuğu her şeyi çiğnemektedir.

tut
{f} retained
tut
maintain at
tut
{f} holding

The fat woman was holding a monkey. - Şişman kadın bir maymun tutuyordu.

He was holding a large box in his arms. - O, kollarında büyük bir kutu tutuyordu.

tut
withhold
tut
hold back

Tom couldn't hold back his tears. - Tom gözyaşlarını tutamadı.

Tom couldn't hold back his anger. - Tom öfkesini tutamadı.

tut
held down
tut
held back

The police held back the crowd. - Polisler kalabalığı geride tuttu.

The police held back the protesters. - Polis protestocuları geri tuttu.

tut
{f} seizing
tut
heldback
tut
helddown
tut
support

Reason promises us its support, but it does not always keep its promise. - Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.

tut
chokeback
Englisch - Englisch

Definition von tuttur im Englisch Englisch wörterbuch

tut
A tutorial
tut
To make a tut tut sound of disapproval
tut
{e} expressing dislike
tut
See tut tut
tut
Be still; hush; an exclamation used for checking or rebuking
tut
A word used in Lincolnshire for a phantom, as the Spittal Hill Tut Tom Tut will get you is a threat to frighten children Tut-gotten is panic-struck Our tush is derived from the word tut
tut
If you tut, you make a sound with your tongue touching the top of your mouth when you want to indicate disapproval, annoyance, or sympathy. He tutted and shook his head. tut-'tut tutted tutting to express disapproval by making a tut sound
tut
Tut is used in writing to represent the sound that you make with your tongue touching the top of your mouth when you want to indicate disapproval, annoyance, or sympathy
tut
Society Alt Ntul
tut
A hassock
tut
An imperial ensign consisting of a golden globe with a cross on it
Türkisch - Türkisch

Definition von tuttur im Türkisch Türkisch wörterbuch

TUT
(Osmanlı Dönemi) f. Dut
tut
Eski Mısır'da kullanılan Kıpti takviminin ilk ayı
Englisch - Türkisch

Definition von tuttur im Englisch Türkisch wörterbuch

tut
hay aksi!
tut
tüh!
tut
vah!
tut
cik cik
tut
tut! Vah
tut
{ü} Tut, tut! Bir şeyin onaylanmadığını vurgulamak için söylenir: Tut, tut, you shouldn't be reading other people's mail! A, başkalarının
tut
Sus! Adam sen de! Tut
tuttur
Favoriten